''''''sitemizin en büyük amaçlarından biri her türlü bilgi video ve haberi doğru bir şekilde insanlara ulaştırmaktır....

24 Şubat 2014 Pazartesi

Şiilik ve Alevilik aynı mıdır?


Alevilikte ise ikrar, biat ve teslimiyet vardır. Daha Hakk-Muhammed-Ali yoluna girerken biz Şii/Caferilerden ayrışırız,. Alevi-Bektaşilikte Mümin olma.. ve Kur’ana tabi olma aşağıdaki Biat’le başlar.. Bu biat Kur’ani, Peygamber sünneti ve 12 İmam, buyruğu’na dayanır... ve Dahi İmam Cafer-i sadık Erkanındandır… Hünkar hacı Bektaşi-ı veli, Pir Sultan Abdal, ve Bütün alevi-Bektaşi Bu Uluları taliplerine bu ikrarı verdirerek yola kabul eder.

Alevi-Bektaşi, TESLİM-İ RIZA İLE Bütün canların huzunda, İKRAR CEMİ ile Alevi-Bektaşi olur... Bu Cem, Pir Huzurunda, tüm canların şahitliği ile olur, Can Hz. Muhammed’e 12 İmam’a bağlılık Biat’i (yani sözü) verir. Eğer ki bu sözünden döner ise, YOL DÜŞKÜNÜ kabul edilir.

Bu ikrar cemi şöyle olur.

Hakk-Muhammed-Ali yani Alevi-Bektaşi yoluna Teslim-i Rıza ile girecek Can'a önce Rehber eşliğinde Pir tarikat abdesti aldırır...(Bu abdest Maide Suresi 6. ayet) Böylece can bütün Cem-i Azalarıyla işlemiş olduğu günahlara tövbe eder. Bir daha işlemeyeceğine Tarikat sözü verir. İkrar cem-i Hakk-Muhammed-Ali yoluna girecek Can'nın ölüm anıdır... " ÖLMEDEN ÖNCE ÖLMEK" nin sırrı.. İkrar cemi'ninde Erenler diliyle bu şekilde ifade edilir...
Can yola girerken,

"..Bütün tutkulardan, aşırı isteklerden, dünyaya bağlı geçici dileklerden, eğilmelerden kurtulmaya ve özünü gerçeğe adamaya yani öğretiyi benimseyip yola girmeye -“İkrar (Nasip) Alma”-, “ölmeden önce ölmeyi” kabul eder... Burada can'a Piri telkinde bulunur.. Yol'un çok zorlu olduğunu "demirden "leblebi" olduğunu söyler.. Hatta yapamayacaksa.. Hakk-Muhammed-Ali yoluna girmemesi bile tavsiye edilir...

"GELME GELME, DÖNME DÖNME,, GELENİN MALI DÖNENİN CANI..." 

Kişinin kendi isteğiyle maddi ve manevi dileklerinden tümden vazgeçmesiyle (yani iradi olarak ölmekle), mana aleminde, ruh bakımından yeniden hayat bulur..Alevi-Bektaşi inancında Batıni yorumda iradi olarak ölen, yani ikrarını alan can, Dünyaya yeniden gelmiş gibidir... işte Alevi-Bektaşi inancında "İKRAR CEMİ" nin sırr-ı hakikati budur...

Böylece Hakk-Muhammed-Ali yoluna giren Can.. 

Ahirette ise hesabını veremeyeceği ve " Ah keşke dünyaya tekrar dönsekte bu günahları tekrar işlemesek!! ( Mü'minun Suresi 22/99-100)" [color="ret"]dememek için bütün hayatını oruçlu, her anını Allah'ın huzurunda hissederek Salat-ı Daim olmaya çalışır. Ölmeden evvel ölür...


İran Şii anlayışındaki Şeriat, Alevilikte Yoktur


Şiilik şeriata bağlı kalınır, Şiilikte minhâç ( aydınlık yol) yani tasavvuf ve tarikat yoktur. Alevilik ise, minhâç ve erkan, yani tasavvufi yoludur.(Aydınlık yoludur).Ehli Sünnet gibi hareket eder ve Sünni düşünceyi paylaşırlar Alevilik ise, şeriat, tarikat, marifet ve hakikat aşamalarını kabul edilir.

Genel olarak bakıldığında Şiiliğin şereiat algılayışı, Şiilikte dinin ayrıntılara ait koşulları (Füru-ı Din )ondur. a-Namaz,b-Oruç,c- Hac d-Zekat e- Cihat etmek f- Humus g- Peygamber soyuna tevella etmek h- Peygamber ve Ehl-i Beyt düşmanlarını teberra ( dışlamak) j-İlahi emirleri tutmak, k-Yasaklarından kaçınmaktırNamaz-oruç-zekat gibi ibadetleri Sünnilikle benzeşir, genel olarak ibadetsel yönlerden ufak farklılıklar dışında ayrışma yoktur.

Bu bağlamda, Şiiliğin/sünniliğin, şeriat algılaması, Alevilikten farlıdır. Şekilsellik zaman ve mekân fetişizmi ön plandadır. Şii anlayışın namazının kıblesi Kâbe, zamanı günlük ve vakitli iken, Alevi Bektaşi, namazı olan halka namazı, kıblesi cemal cemale, ibadet yeri cem evi, vakti genellikle Perşembe gecedir. Günlük namaz bu anlamda alevi Bektaşi anlayışında yoktur, yine cami anlayışı da tarihin hiçbir döneminde Alevi-Bektaşi geleneğinde yoktur.

Bu bağlamda Şii geleneğinde yer alan, ramazan orucu ve Arap-Fars geleneklerine dayanan toplumsal hayatı yönetme olarak algılanan, şeriat anlayışı da alevi-Bektaşilikte bulunmaz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder